AŞKINA AŞIK OLDUĞUM ADAMA...

Artık yoksun. Ama bana göre halen hep varsın. 1994 yazından beri... Camdan içeri giren ebabil kuşunda. Bileğimde paralanan ip bilezikte. Gecenin bir yarısı çalan şarkıda… Büyük aşklar bitmezmiş. Öyle bir şey galiba seninle senden sonra yaşadığım.

DEVAMINI OKU

2 Haziran'ın hayatımdaki önemi. 2+6=8. Yoksa 8 rakamı gerçekten de bu kadar uğurlu mu?

Tam bir sene önce 2 Haziran'da online terapi sitem Evinizde Terapi'yi kurmuştum. Peki bu bir tesadüf müydü? Yoksa Feng Shui uzmanı çok sevgili Saliha Güner'in bana ısrarla vurguladığı gibi 8 bu kadar uğurlu bir sayı mı?

DEVAMINI OKU

Benim için çok özel olan bu günde yine çok özel bir duyurum olacak...

Bugün benim için çok özel... Elimiz kolumuz bağlı, olan biteni çaresizce seyreden bizlere an kadar kısa, ona ise kim bilir ne kadar uzun gelmiş beş buçuk gün boyunca ölüme karşı acılarla dolu bir mücadele veren, en sonunda pes etmek zorunda kaldığı için her zamanki asaletiyle hayatın kapısını sessizce çekip giden babamın doğum günü çünkü bugün!

DEVAMINI OKU

Yepyeni bir dönem...

Pembe Sakuram'dan uzak kalışımın tek sebebi taşınmamız değil aslında. Benim uzun zamandır gerçekleştirmeyi hayal ettiğim bir projem çok yakında hayata geçiyor.

DEVAMINI OKU

Parfümüm Samsara... İlhamı aşktan gelen bir koku!

1989 yılından bu yana aralıksız olarak kullandığım Samsara'yı bugün bana sorsalar, tarifim tam da şöyle olurdu: "Sandal ağacının sıcaklığı ile birleşen, yasemin önde olmak üzere nergis ve iris çiçeklerinin tatlı kokuları vanilyanın pudramsı notasıyla beraber zirveye çıkarken onlara eşlik eden ylang ylang ve tonka fasulyesinin barındırdığı acımsı notalar Samsara'ya benim yıllardır vazgeçemediğim vurucu özelliğini vererek, her sürdüğümde beni onun o büyülü, mistik dünyasının içine çekip götürüyor. Kopamıyorum..."

DEVAMINI OKU

ARKADAŞA VEDA...

Gökyüzünün rengiydi gözlerin. Ya da denizin... Ne fark eder ki... Her ikisini de çok sevdin sen. En çok da bulutların arasında salınan planörlerini izlerken mutluydun sanki...

DEVAMINI OKU

Pembe sepya portredeki o adam kimdi?...

Sevdiğim birkaç kişi ve uğraş dışında herşeyden elimi ayağımı çekmiş durumdayım bu aralar. O sevdiklerim de vazgeçemediklerim zaten. Ya da istesem de vazgeçemediğim için seviyorum onları; onu da pek bilemiyorum. Dün Sultanahmet'teki terör saldırısıyla beraber iyiden iyiye içime kapandım. Ruh halim böyleyken saat gece yarısını biraz geçe sosyal medyada paylaşılan, eski İstanbul görüntülerinden oluşan bir video dikkatimi çekti. Eskiyi seviyorum ben. Özlüyorum da çok. Zaten videoyu açma sebebim biraz da bu yüzden oldu. Görüntüleri, gecenin sessizliğinde buruk bir hüzünle izlerken, taş plak kayıtlı şarkıdaki ses ve eşlik eden melodi bana çok tanıdık gelmeye başladı.

DEVAMINI OKU

Bundan sonra dileklerimi en ince ayrıntısına kadar detaylandıracağım :)

Yaklaşık bir ay önce "Şöyle bol bol kar yağsa da mahsur kalsak bir yerlerde..." diye dileğimi paylaşmıştım birisiyle. Ne yalan söyleyim, pek umudum yoktu aslında. Çünkü, kar yağacağına hava aksine günlük güneşlik gidiyor beni de temennimden uzaklaştırdıkça uzaklaştırıyordu. Derken, bu haftanın başında iki üç güne kadar yoğun kar yağışı olacak haberleri dolaşmaya başladı.

DEVAMINI OKU

Şamdan bu sene 40cı yaşını kutlarken, ben de büyük bir hayalimi gerçekleştiriyor olacağım...

Sene 1991... Babamı bu hayattan uğurlayalı iki sene, liseyi bitireli iki seneden biraz az, bir yıl boyunca kaldığım Amerika'dan döneli ise birkaç ay olmuş. Yaşım 19. Alarko'da işe başlamışım. Benzin parasına çalışıyor, aynı anda üniversiteye gidiyorum. İşe girdiğim ilk hafta şirketin Halkla İlişkiler departmanından bir arkadaş bana geliyor ve şu soruyu yöneltiyor: "Mehmet Tuna ile bir akrabalığın var mı?" Benim de soyadım Tuna çünkü. "Yoo, o da kimmiş!" deyip geçiyorum.

DEVAMINI OKU

İyi ki doğdun!

Doğumgünlerine çok önem veren ben, benim için çok önemi olan bir doğum gününü bir türlü kutlayamadım. Üstelik de bu onun ilk yaşı! O yüzden bu sabah gözümü açar açmaz aldım elime ipad'imi ve işte yazıyorum...

DEVAMINI OKU

Tek başına güçlü kadın olunmuyor!

Son bir aydır hayatımın zorlu ve ayakta dimdik durmam gereken zamanlarından birini yaşıyorum. Bu süreçte en sık duyduğum sözlerden biri de "Sen güçlü kadınsın!" cümlesi oluyor. Henüz 18 yaşımda iken çok sevdiğim babamı yitirdiğimden beri sıkça duyduğum bu cümleyi ben de kendime bir asa olarak aldım yürüdüğüm hayat yolunda. Fakat, güçlü kadının ne olduğunu pek de sorgulamadım açıkçası. Hani bazı şeyler insan hayatında ezber olmuştur artık, onları sorgulamaya ihtiyaç duymazsınız ya, işte tam da öyle bir durum... Peki nedir güçlü kadın olmak?

DEVAMINI OKU

Bir mekandan çıkarıldınız mı hiç? Hem de çok sevdiğiniz bir canlı yüzünden...

Ben çıkarıldım. Üstelik bu ilk defa olmuyor. Ama bu sefer, diğer hayvanseverler dostları da haberdar etmek için yaşadığım bu rezaleti bloğumda paylaşmaya karar verdim. Yorkshire Terrirer'im Tinky'me olan düşkünlüğüm yakın çevremce bilinir. Bu sevginin yoğunluğu sadece bana has bir durum değil. Tüm evcil hayvan sahipleri çocuklarını (onlar çocuklarımız gibi oluyorlar çünkü) delicesine severler.

DEVAMINI OKU

İste, inan, al.

Dün gece kıpır kıpır uyudum ben. Bu sabah içime çektiğim nefes de daha bir farklıydı. Hani ağzınıza attığınız bir lokma çok lezzetli olur da hemen bitmesin diye uzun uzun çiğnersiniz tadını çıkararak. İşte ben de öyle aldım bu sabah nefesimi. Derin derin, daha yumuşak, yaşadığım anın keyfini çıkarıp zamanı yavaşlatırcasına. Heyecanla beklediğim tarih nihayet geldi çünkü. Aylardır planını yaptığım seyahatime çıkıyorum. Yakın ya da uzak farketmez. İşten ve günlük sorumluluklardan uzak yaptığım her yolculuk benim için çok değerli. Yalnız başıma, ailem ya da sevdiğim biriyle yaptığım her seyahatin anlamı apayrı oluyor.

DEVAMINI OKU

Seyahat Bana En Güzel Terapi!

Dün gece kıpır kıpır uyudum ben. Bu sabah içime çektiğim nefes de daha bir farklıydı. Hani ağzınıza attığınız bir lokma çok lezzetli olur da hemen bitmesin diye uzun uzun çiğnersiniz tadını çıkararak. İşte ben de öyle aldım bu sabah nefesimi. Derin derin, daha yumuşak, yaşadığım anın keyfini çıkarıp zamanı yavaşlatırcasına. Heyecanla beklediğim tarih nihayet geldi çünkü. Aylardır planını yaptığım seyahatime çıkıyorum. Yakın ya da uzak farketmez. İşten ve günlük sorumluluklardan uzak yaptığım her yolculuk benim için çok değerli. Yalnız başıma, ailem ya da sevdiğim biriyle yaptığım her seyahatin anlamı apayrı oluyor.

DEVAMINI OKU

Bu Aralar Ben...

Bu aralar ben, çok heyecanlıyım çünkü: 20 Mart'taki tam güneş tutulmasını izlemek için Svalbard, Longyearbyen'a gitmek için gün sayıyorum...

DEVAMINI OKU

Çeyrek Asır Sonra Buluşan "Pasha" Tayfası...

1991'in Eylül günü... Yaz artık yerini soğuk havalara bırakıp gidecek diye hüzünlenip ağlayan bir gökyüzü. Ben, içine dört kişinin zar zor sığdığı kendim gibi ufacık arabamın içinde, ön camıma düşen yağmur tanelerini bir o yana bir bu yana savuran sileceklerin el verdiği ölçüde tam önünde durduğum ve ağaçlar arasında göğe doğru yükselen uzun binaya dikkatle bakıyorum. Biraz ürkek, kalbimin atışını boğazımda hissedecek kadar da...

DEVAMINI OKU

Gözüne Bakan, Yürüyen Ya Da Uçan Bir Canlıyı Yemek!

Bugün halen var olsa butik denilebilecek ufaklıkta bir otelimiz vardı bizim. Otelin herşeyiyle bizzat kendi ilgilendiği için eve çoğu zaman sabaha karşı gelen babamı karşılayan mahallemizin dört beş üyeden oluşan mini bir sokak köpeği ordusu bu görevlerini her sabah hiç aksatmadan yerine getirirlerdi. Babamın arabası sokağın başına geldiği anda onu farkedip getirdiği yemek artıklarına sevinçle karşılık veren bu sadık ekip çocukluğumdan bu yana hafızama o günkü canlılığıyla yer etmiş tablolardan biridir. "O bu eve girerse ben evden giderim!" şeklindeki...

DEVAMINI OKU

Martı kahkahaları ve benim güzel manolyam.

Anadolu yakasında işim olduğu çoğu zaman bunu fırsat bilip bir gün öncesinden karşıya geçip annemde kalırım. İnsan kaç yaşında olursa olsun anne evinde anında çocuk kimliğine bürünüyor.

DEVAMINI OKU

Buharı tüten mercimek çorbasını kim sevmez? Hem de soğuk bir kış gecesinde...

Benim artık yetişkinliğe adım atmış dünya tatlısı bir kızım bir de ablası ile arası onaltı ay olan harika bir oğlum var. Ama bizim ev ahalisi genel olarak çok daha kalabalıktır. Çocuklarımın arkadaşlarından, evimizin (pardon artık ailemizin) parçası olmuş bir grup vardır ki bu grubun yıllardır başını çekenlerden biri, bizim vazgeçilmezimiz Dila'dır.

DEVAMINI OKU

Kahvem, ......., Ve Ben! Biraz Kar, Biraz Kahve, Biraz New York...

Boşluğu herkesin kendi hayal dünyasına göre doldurması için bıraktım. Kiminiz bu boşluğa kedim ya da köpeğim yazacak, kiminizin kahve deyince aklına ilk gelen sevgilisi olacak, kiminiz kelimeyi gördüğünüz andan itibaren "Kahve mi? Sigaramsız asla!" diyeceksiniz. Bana bu aralar kahvemin yanında en çok bilgisayarım eşlik ediyor. Kimi zaman öyküler yazarak bambaşka dünyalara gidiyorum, kimi zamansa bloğumda anılarımı ölümsüzleştirmek için basıyorum klavyemin tuşlarına.

DEVAMINI OKU