20 kat krep yemeyi hayal edebiliyor musunuz?

Evet bu mümkün... Zaten New York'ta herşey mümkün. Bu dev gastronomi şehrinde tatlı, tuzlu, ekşi ya da acı, ne yerseniz yiyin, lezzetsiz birşey yemenize imkan yok. Ya da bana bu zamana kadar hiç denk gelmedi. Şehirde en sevdiğim yerlerden biri olan Bryant Park'ın karşısındaki butik pastane Lady M'in 20 kat ince krepten oluşan pastası "mille crêpe" te bu lezzetlerden biri.

DEVAMINI OKU

Dos Caminos ve Rolf's sayesinde Meksika'dan Almanya'ya yürüyerek sekiz dakika!!!

New York'ta özellikle yemek konusunda imkansız diye birşey yoktur. Yani "Şimdi şu ülkede olsaydım da şunu yeseydim." gibi birşey söz konusu bile olamaz. Çünkü Manhattan'da hemen her ülkenin mutfağına ya birkaç blok yürüyerek ya da metro veya taksi ile en fazla yarım saat yol giderek ulaşabilirsiniz. Ben de bu yazımda aralarında sadece sekiz dakikalık yürüme mesafesi olan, iki ayrı ülkenin mutfağını servis eden iki farklı lokantadan bahsedeceğim.

DEVAMINI OKU

New York'tan bu sefer de bir dörtleme: Kahvede Gregory's ve Birch. Kahvaltıda Sarabeth's ve Bagels & Schmear

Hep diyorum ya New York yazmakla bitmez. Klasikleri olduğu kadar yeni açılan mekanları ile sürekli değişen bu şehri takip etmek oldukça zor. Hal böyle olunca yerlisine de turistine de düşen kimi zaman araştırarak ama çoğu zaman tamamıyla şans eseri yeni yerler keşfedip kovalamak oluyor. Bana sorulacak olsa şehrin en büyük zevki de bu keşifler zaten.

DEVAMINI OKU

Yine ufacık bir yer keşfettim. Adı da güzel: "color.full.bakery"

Denemek için not aldığım mekanlar arasında bana en yakın mesafede olanı gitmeyi en geciktirdiklerimden biri oldu. Hep öyle olmaz mı zaten? Erişilmesi kolay olanı hep öteleriz. Evime araba ile abartısız iki dakika uzaklıktaki, Emirgan'ın tepesindeki color.full.bakery'i listeme aldıktan aylar sonra ziyaret ettiğim için kendime oldukça kızdım. Çünkü burası o kadar keyifli bir mekan ki. Son zamanlarda oldukça fazla butik pastane ve fırın açıldı. Benim özellikle burayı listeme almaktaki ilk sebebim mekanın yakınlığından ziyade kedi, köpek dostu olduğunun özellikle belirtilmiş olmasıydı.

DEVAMINI OKU

Kadıköy ve Moda'nın ufacık dükkanları: Hola! Panini & Tapas, Rafine Espresso Bar, 6:45 ve diğerleri...

Haydarpaşa - Haydarpaşa Garı dışında - yıllar önce babamı orada kaybettiğim için pek sevmediğim bir semt. Hastaneden çıktığımda orayı olabildiğince çabuk geride bırakmak için hızlı adımlarla Kadıköy'e doğru yürümeye başladım. Niyetim 'Kadıköy-Beşiktaş' vapuruna binip biraz temiz hava almak, üzerime bir gece önceden sinmiş uykusuzluk ile o sabah sinmiş hastane kokusunundan arınabildiğim kadar arınmaktı. Rıhtıma geldiğimde vapurun iskeleden tam da o an ayrıldığını görünce önce biraz duraksadıysam da hemen ardından aklıma çok güzel bir fikir geldi.

DEVAMINI OKU

"Simple is the best!" (Sade ve basit olan en iyisidir!) Candle 79, Momofuku, Beyond Sushi ve Hillstone

New York enteresan bir şehir cidden de. 'Junk food'un (abur cubur) her çeşidine ulaşabildiğiniz gibi hayvan ürünlerinden uzak mutfağın kalbi de burada atıyor. "Simple is the best!" (Sade ve basit olan en iyisidir!) sloganından yola çıkarak, şehirde tattığım vejeteryan lezzetlerden kısa kısa derlemeler yaptığım bu yazıyı okumak için illa vegan ya da vejeteryan olmaya gerek yok. Çünkü, bahsedeceğim dört mekandan ikisi spesifik olarak vegan ya da vejeteryan lokantalar olmamakla beraber son derece lezzetli etsiz alternatifler sunuyorlar. Yolunuz düşerse muhakkak denemeye değer...

DEVAMINI OKU

7 Mehmet krizim tutunca...

Yazılarımdaki paylaşımlarımdan da anlaşılacağı üzere güzel yemek yemeyi çok seviyorum. Buna bağlı olarak benim belli bir yemeğe yönelik krizlerim sıkça tuttuğu gibi bazen de mekan krizim tutar. İşte bu mekan krizlerimin baş sıralarında yer alan lokantalardan biridir Antalya'nın meşhur 7 Mehmet'i.

DEVAMINI OKU

Manhattan Üçlemem... Tom's Restaurant, Hangawi ve Bubble Tea

"Bu şehirde her gün başka bir yerde yemek yesen, tüm restorantları bitirmeye ömrün yetmez!" demişti bana New York'ta yaşayan birisi. Çok da doğru! Ben New York'a her gittiğimde güzel ortamlarda güzel yemekler yedim. Bu bazen günler öncesi rezervasyonu yapılan lüks bir lokantada saatlerce yediğimiz bir öğle yemeği olurken, kimi zaman da sokak satıcısından kağıt tabak içinde alıp, bank üstünde oturup yediğimiz ayaküstü yemekler oldu. Ama hep iyi yemek yedim. Bu gidişimde de öyle oldu ama ufak bir farkla... Kızım ve ben hayvan sevgimizin bizi getirdiği son nokta olarak artık vejetaryen tarzında beslenmeye başladık. Manhattan vejetaryen ve veganlar için de bir cennet. Bu seyahatimizde Deniz'in gitmek istediği yerler önceliğimiz oldu. Çok da keyifli yemekler yedik. Kendi kendime dedim ki, "New York'un sadece bilinen yemek yerlerini değil, biraz da bilinmeyenleri hatta bazen de şans eseri keşfettiğim yerlerini yazsam ne iyi olur!"

DEVAMINI OKU

70 yıllık, ufak mı ufak, nostaljik mi nostaljik bir pastane. Ankara Pastanesi...

Avrupa yakasında oturduğum için Anadolu yakasında oturan annemi görmek için sık sık karşıya geçiyorum. Yine böyle zamanların birinde Kadıköy Rexx'te gittiğim bir film çıkışı biraz da nostalji olsun diye dolmuşa bineyim dedim.Durağa gitmek için Bahariye'den aşağı inerken trafiğe kapalı caddenin sağında gördüğüm bir dükkan beni yolumdan çeviriverdi. Burası bir pastaneydi. Ankara Pastanesi. Fakat, tabelasından tutun, vitrin düzeni, sergilenen ürünler, ürünlerin ambalajları, kısacası bu dükkana ait hiçbirşey kesinlikle bu zamana ait değildi.

DEVAMINI OKU

Urla'nın Meşhur "Beğendik Abi" Lokantası

İstanbul'da karın lapa lapa yağmaya başladığı ilk gün rüzgarın hafif ısırdığı ama diğer yandan kıştan çıkmaya hazırlanan güneşin hasret giderircesine tembel tembel yüzünü göstermeye başladığı Çeşme'deydim. Her ne kadar artık et ve tavuk tüketmiyor olsam da güzel yemek yiyebilmek için dünyanın öbür ucuna gidebilecek bir potansiyelim var. Urla'daki "Beğendik Abi" lokantası da gitmek istediğim yerlerden biriydi.

DEVAMINI OKU

"Churros" Hastalarına Müjdem Var!

Başlığı ancak böyle atabildim çünkü bir kere tattın mı hastası olunan "Churros"yu sevmek hafif bir tabir kalıyor. Yediğim keyifli ve lezzetli yemeklerin tadlarını anılarla bağdaştırma özelliği olan ben, churros hastası olduğum gibi bu çıtır hamur tatlısı bana hep ama hep güzel anıları hatırlatıyor. İspanyol kökenli olduğu için ilk olarak İspanya'da tadıp müptelası olduğum bu tatlıyı yıllar içinde...

DEVAMINI OKU

Orhan Pamuk'un Bozacı Mevlut'undan Etkilenip Vefa'ya Giden Ben...

Boza çok sevmeme rağmen durduk yere aklıma geldiği pek olmaz. Son birkaç haftadır ise aklımdan çıkmıyor. Sebebiyse Orhan Pamuk. 2008 yılındaki Masumiyet Müzesi'nden altı yıl sonra yazdığı "Kafamda Bir Tuhaflık" isimli romanındaki baş karakter Mevlüt bir bozacı.

DEVAMINI OKU

Aşure Aslında Bir Vegan Tatlısı!

Kendimi bildim bileli bizim evde hep aşure yapılırdı. Ben bu aile geleneğini kendi evimde devam ettiremedim malesef. Ama, annem halen her sene sektirmeden yaptığı aşureden bize muhakkak getirir. Hatta bazı seneler bereket olsun diye bu şahane tatlıyı bizim evin mutfağında da yapmışlığı vardır.

DEVAMINI OKU