New York benim için güzel olduğu kadar kötü anıları da barındırıyor. 2007 yılında bir haftalığına gittiğimiz seyahatimizde eşimin acil ameliyat gerektiren bir sağlık durumu söz konusu olunca mecburen bir ay kalmıştık. Tanımadığımız bilmediğimiz, dünyanın öbür ucundaki bir şehirde tam tamına bir ay. Üstelik büyük de bir ameliyat. İşte böyle hüzünlü bir dönemimde sokaklarda yürürken Barnes & Nobles'ın ufak bir şubesine girdiğim anda gözüm o dönem yeni çıktığı için rafların üzerinde boydan boya yer alan "Secret" (Sır) adlı kitaba takıldı. Benim o gün tamamıyla şans eseri denk gelerek satın aldığım ama sonradan tüm dünyayı sarsacak olan Secret, New York'ta geçirdiğim sıkıntılı günlerimde bana ciddi anlamda bir yoldaş oldu.
Elime geçtiği andan itibaren soluk soluğa okumaya başladığım, "İyiyi düşünürsen iyiyi, kötüyü düşünürsen kötüyü çekersin" düşüncesini savunan çekim yasasıyla beraber evrene gönderilen olumlu mesajlar üzerine yoğunlaşan kitabın tanıtım yazısı da hayli iddialıydı.
"Secret'ı öğrendikçe istediklerinize nasıl sahip olabileceğinizi, nasıl istediğiniz herşey
olabileceğinizi, ya da istediğiniz herşeyi nasıl yapabileceğinizi anlayacaksınız.
Gerçekten kim olduğunuzu anlayacaksınız. Hayatta sizi bekleyen gerçek kusursuzluğu
anlayacaksınız."
Kişisel gelişim kitaplarını oldum olası sevmem. Zaten Secret bunların hepsinden farklıydı. Ya da belki benim o dönem böyle bir sığınağa ihtiyacım vardı. Fakat kitabı okuyup içindeki önerileri uyguladıkça hayatımda ufak tefek de olsa bazı şeylerin gerçekten de değiştiğini gördüm. Secret öğretilerine yakın hissetmemin sebeplerinden biri de savunulan düşüncenin meslek pratiğime olan yakınlığı oldu. Klinik psikolojide, özellikle bilişsel odaklı uyguladığımız terapilerde ana unsur düşünce sistemini değiştirmeye yöneliktir. Normal yaşamda kişi genel olarak "olay-düşünce-duygu" sıralamasında ortada yer alan düşünce olgusunu atlar. Bunun sonucunda hissettiği negatif duyguları direkt olarak yaşamış olduğu olaylara bağlar ve sadece duygu durumuna yoğunlaşır. Durum böyle olunca yaşanan negatif duygunun yoğunluğu da artar ve bu bir girdap gibi kişiyi içine çeker. Halbuki bu duygunun oluşmasını sağlayan aklımızdan geçen otomatik düşüncelerdir. İşte biz, terapi sürecinde kişinin negatif duyguya yol açan olumsuz düşüncelerini fark etmesini ve bunları olumlu hale dönüştürmelerini sağlamaya çalışırız. Bu sistem dahilinde olumsuzdan olumluya dönen düşünceler sayesinde kişinin duygu durumu da aynı parallellikte değişecektir. Benim o hassas dönemimde bana çok iyi gelen Secret yıllar sonra bugün halen kütüphanemin rafındadır. Hatta ara sıra elime alıp karıştırım da.

Yakın bir zamanda e-posta kutuma düşen bir bildiride Secret'ın yazarı Rhonda Byrne'ün "Magic" (Sihir) adlı bir kitabı daha olduğunu öğrendim. Belki biraz nostalji olsun diye belki de sadece merakımdan kaynaklanan bir dürtüyle kitabı çok da fazla incelemeden internet üzerinden sipariş ettim. Her ne kadar Sihir adı verilmiş olsa da kitabın içeriğinde sayfalar boyunca bahsedilen tek bir unsur var. O da "minnet duymak". Byrne bu sefer biraz daha zor bir şeye yöneltiyor okuyucularını. Sadece olumlu ve güzel olana değil, hayatımızda var olan olumsuzluklara da minnet duymamız gerektiği savunuluyor. Diyelim bir hata yaptınız. Bu yaptığınız hatadan minnet duyulacak durumları çıkarmanız isteniyor. Ya da parasızlık çekiyorsunuz. Parasızlık durumunda dahi elinizdeki az paraya şükretmeniz sistemin öğretileri arasında. Yani kişi ne kadar minnet duyarsa elindekinin çok daha fazlasına ulaşması mümkün. Hatta bu alışkanlığın sağlanması için 28 gün boyunca gece ve gündüz yapılacak bazı egzersizler var. Bu yola baş koyup bunları uygulayanlar oldukça olumlu geri dönüş yapmışlar. Ben bu kitabı okuduktan sonra sahip olduğum ama kıymetini bilmediğim birçok durum, insan ve unsur için ne kadar az şükrettiğimi gördüm. Kitabın verdiği alıştırmalardan biri de her gün not aldığın, on maddeden oluşan bir minnettarlık listesi. 28 günün sonunda 280 maddelik bir liste oluşuyor ki inanın işte o zaman hayatınızda bazı şeyleri ne kadar kıymetini bilmeden yaşadığınızı görüyorsunuz. Mesela ben bu kitap sayesinde şu an bu satırları yazarken parmaklarım olduğu için, gözlerim olduğu için, akıl, ruh ve beden sağlığım yerinde olduğu için, bu bilgisayara sahip olduğum için ve hatta elektriğe sahip olduğum için minnet duymam gerektiğini öğrendim. Kitabın geneli biraz romantik unsurlar içerse de (Hayatında önemsediğin ve sana hizmette bulunan kişilerin üzerine, yediğin yemeğe, içtiğin suya hayali sihir tozu serpmek gibi...) minnetarlık ve şükretmek üzerine yazılanlar gerçekten çok kıymetli ve aynı anda düşündürücü.

Secret, Magic ve Rhonda Byrne'ün diğer eserleri için ziyaret edeceğiniz web sayfası:
http://www.thesecret.tv
Bu gece bilgisayarımın başına geçtiğimde ne yazacağımı hiç bilmiyordum. Ellerim klavyede, gözlerim boş ekranda öylece dururken parmaklarım bir anda hareket etmeye başladılar. Sır'la başlayıp Minnet'le bitirdiğim yazıma şimdi bu son noktayı koyarken, içimde tatlı bir huzur var...
Not: Bu yazıda kullanılan tüm görseller www.thesecret.tv resmi sitesinden alıntıdır.
Şehnaz Tuna
1/19/2016
Etiketler : Secret, Magic, New York
