Orhan Pamuk'un Bozacı Mevlut'undan Etkilenip Vefa'ya Giden Ben...

Boza çok sevmeme rağmen durduk yere aklıma geldiği pek olmaz. Son birkaç haftadır ise aklımdan çıkmıyor. Sebebiyse Orhan Pamuk. 2008 yılındaki Masumiyet Müzesi'nden altı yıl sonra yazdığı "Kafamda Bir Tuhaflık" isimli romanındaki baş karakter Mevlüt bir bozacı.

DEVAMINI OKU

Tiyatro ve kitap alanında iki sevindirici gözlem...

Üsküdar Amerikan Kız Lisesi (ÜAKL) mezunu olmaktan gurur duyuyorum. Eğitim sürecim boyunca George Orwell'den, William Shakespeare'e, Charles Dickens'dan Jane Austen'a kadar edebiyatın önde gelen yazarlarının klasikleşmiş eserlerini okudum. Bu eserlerin her birinin o zaman oluşmakta olan kişiliğim ve hayat görüşüme şimdilerde ise yeni adım atmış olduğum yazarlık yolculuğumdaki çalışmalarıma çok büyük etkileri olduğunu düşünüyorum. Dün gece hemen hemen tüm kültürel faaliyetlerimizi...

DEVAMINI OKU

Martı kahkahaları ve benim güzel manolyam.

Anadolu yakasında işim olduğu çoğu zaman bunu fırsat bilip bir gün öncesinden karşıya geçip annemde kalırım. İnsan kaç yaşında olursa olsun anne evinde anında çocuk kimliğine bürünüyor.

DEVAMINI OKU

Buharı tüten mercimek çorbasını kim sevmez? Hem de soğuk bir kış gecesinde...

Benim artık yetişkinliğe adım atmış dünya tatlısı bir kızım bir de ablası ile arası onaltı ay olan harika bir oğlum var. Ama bizim ev ahalisi genel olarak çok daha kalabalıktır. Çocuklarımın arkadaşlarından, evimizin (pardon artık ailemizin) parçası olmuş bir grup vardır ki bu grubun yıllardır başını çekenlerden biri, bizim vazgeçilmezimiz Dila'dır.

DEVAMINI OKU

Kahvem, ......., Ve Ben! Biraz Kar, Biraz Kahve, Biraz New York...

Boşluğu herkesin kendi hayal dünyasına göre doldurması için bıraktım. Kiminiz bu boşluğa kedim ya da köpeğim yazacak, kiminizin kahve deyince aklına ilk gelen sevgilisi olacak, kiminiz kelimeyi gördüğünüz andan itibaren "Kahve mi? Sigaramsız asla!" diyeceksiniz. Bana bu aralar kahvemin yanında en çok bilgisayarım eşlik ediyor. Kimi zaman öyküler yazarak bambaşka dünyalara gidiyorum, kimi zamansa bloğumda anılarımı ölümsüzleştirmek için basıyorum klavyemin tuşlarına.

DEVAMINI OKU

An'ı Yakalamak mı, Yoksa Aslında An mı Bizi Yakalıyor?

Hep "anı yakala” derler ya? Bilemiyorum, ben tam tersini düşünüyorum. Biz değil de bu anlar sanki bizi yakalayan. Evet. Evet biliyorum, sabit bir şey. Bu anlar, sanki, her zaman şimdiymiş gibi.

DEVAMINI OKU

Hayat Sana Teşekkür Ediyorum!

Her ne kadar "Tüm haftasonu ödevlerini Cuma'dan bitiren" öğrenci tipi olsam da okul öncesine denk gelen Pazar günlerini hüzünle karışık bir kasvet ve karamsarlıkla geçirirdim.

DEVAMINI OKU

Avrupa'da Christmas... Üstelik sadece bir feribot mesafesi uzaklıkta!

Seyahat etmeyi seviyorum. Hoş, kim sevmez ki? Bence seyahat ve gezme tutkusu insanoğlunun yaradılışında var. Sırf ağlayan bebeklerini susturabilmek için onları arabaya bindirip mahallede birkaç tur yapan çok anne baba bilirim. Ufacık çocuklar değil midir hep dışarı çıkmaya bayılan? Evden çıkıp gidilecek olan yer başka bir ev olsa dahi.

DEVAMINI OKU

17 Aralık "Şeb-i Arûs": Ölümün düğüne dönüştüğü mistik bir gece...

Yaklaşık sekiz bin kişinin doldurduğu salonda ışıklar yavaş yavaş kararmaya başlıyor. Neyzenin nefesinden çıkan hüzünlü melodiyle beraber ağır ağır yükselen tasavvuf müziği binlerce kalbe dokunuyor. Coşkuyla karışık bir hüzünle gözler doluyor, kiminin tutamadığı gözyaşları ince bir sicim halinde yanaklarını okşayarak yere dökülüyor.

DEVAMINI OKU

Bu ülkede bir öğrenci servisine de ateş açılabiliniyorsa artık ne desek boş!

Yolun yarısını geçtim diye mi bilmem ama artık çevremdeki güzellikleri görmeye daha çok çabaladığım kesin. Buna bağlı olarak da bloğumda yer alan yazılarım genelde keyifli konulardan oluşuyor. Ama, ben ne kadar güzeli yakalamaya çabalasam da hayatın tıpkı madalyonun öbür yüzü gibi bir de "gazetelerde üçüncü sayfa haberi olan" bir yanı da malesef var. Bu sabah çok az bir uyku ile güne başladım.

DEVAMINI OKU

"Seslenen Kitap" Ve "Spotıfy": İki Şahane Uygulama

"Günümüzde bilgisayar, akıllı cep telefonu ya da tablet bilgisayara sahip olmayanların sayısı yok denecek kadar az" tarzı çok klişe bir cümle ile başlıyorum ama bugünkü yazıma da giriş olarak en çok bunun yakıştığını düşündüm.

DEVAMINI OKU

Sevdiğinin Yaşadığı Yer Yuvan Olabilir mi?

Bu akşam kızımla beraber İKSV Salon'da, Mısırlı bir pilot, onun batı kültürü ile büyümüş eşi ve eşinin Amerika'da üniversite okumuş genç kardeşi arasındaki ilişkiler çerçevesinde kültürel çatışmaların yanısıra politika ve aile kavramlarının da üzerinde durulduğu "İstenmeyen" isimli oyunu izledik.

DEVAMINI OKU

Yaratıcı Yazarlık Öğrenilebilinir mi?

Daha ilkokula başlamadan gazete manşetleri ve reklam tabelalarını ezberleme yöntemiyle kendi kendime söktüğüm okumayı o yaşlarımdan beri çok sevdim. Evde okuyacak hiçbir şey bulamasam çocukluğumuzun ansiklopedisi, kütüphanemin baştacı "Meydan Larousse"'umun ciltlerini büyük bir merakla karıştırır, içerlerindeki sevdiğim bazı konuları neredeyse ezbere öğrenmeme yol açacak kadar tekrar tekrar okurdum.

DEVAMINI OKU

Paspas'ın Çok Farklı, Bir O Kadar Da Neşeli Doğumgünü!

Yorkshire'ların melek ablası Selmin Akdağ'ın deyimiyle "yüreği bedenine ters orantılı", ağırlığı 1 kilo 300 gram ama kalbine tonlarca sevgi sığdırmış Tinky adında dünya güzeli bir Yorkshire Terrier annesiyim ben. Onlar köpek biz insan olsak da o ufaklıkların "sahibiyim" değil de "annesiyim" ya da "babasıyım" demeyi tercih ederiz biz Yorkshire bebeği olanlar.

DEVAMINI OKU

Kim bilir ne hüznü vardır o yalnız deniz fenerinin?

Yalnızlığı seviyorum. Yalnızken daha çok düşünüyor, daha çok yaratabiliyorum. Ama herşeyin olduğu gibi bunun da bir limiti var. Uzayan yalnızlıklar bana hüzün veriyor. Benzer bir hüznü tek başına kalmış herhangi bir figür gördüğümde de yaşıyorum. Canlı olsun, olmasın farketmez; yalnız bir meşe ağaçı, kaldırımda kıvrılmış yatan ufacık bir kedi, gökyüzündeki ayın yapayalnız görüntüsü kalbimi burkmaya yetiyor. Bir de deniz fenerleri...

DEVAMINI OKU

Fazıl Say piyanoyu sadece konuşturmuyor...

Bizim jenerasyonun çocukluk klasiklerindendir. Bir dönem ya ders alıp bırakmışızdır, ya da İstiklal Marşı veya piyanoda çalınan başka bir şarkıyı ezberleyip "Bak ben piyano çalabiliyorum!" edasında gördüğümüz her piyanoya yapışıp kendi çapımızda resitaller vermişizdir.

DEVAMINI OKU

90 dakika boyunca kör oldum. Karanlığın sesi varmış meğerse!

Bu yazıyı okumaya başlamadan önce sizden bir isteğim olacak. Saatinize bakın ve gözlerinizi sımsıkı kapayın. Tutabildiğiniz kadar kapalı tutun lütfen ve gözlerinizi açtığınızda ne kadar dayanabildiğinizi görmek için saatinize yeniden bakın...

DEVAMINI OKU

Bu "Anne Yemeği"nin Sırrı Ne?

Ben babamı çok erken yaşta kaybettim. Ama babam giderken geride bana öyle bir "Anne" bıraktı ki ben bugün sapasağlam ayakta duruyorsam o da annemin sayesindedir. Dünya varolduğundan beri tüm canlılar için en kutsal varlık -hiç kuşkusuz- annedir diye düşünüyorum.

DEVAMINI OKU

Aşure Aslında Bir Vegan Tatlısı!

Kendimi bildim bileli bizim evde hep aşure yapılırdı. Ben bu aile geleneğini kendi evimde devam ettiremedim malesef. Ama, annem halen her sene sektirmeden yaptığı aşureden bize muhakkak getirir. Hatta bazı seneler bereket olsun diye bu şahane tatlıyı bizim evin mutfağında da yapmışlığı vardır.

DEVAMINI OKU

Yarın Kesin Yağmur Var! Neden Mi?

Beyazıt Kulesi yemyeşil yanıyordu da ondan...

DEVAMINI OKU