Bu aralar ailemle geçirdiğim zaman ve ufak tefek bazı güzellikler dışında (sevdiğim birinden gelen güzel bir söz ya da mesaj, belki sadece birkaç saniye süren tatlı bir bakışma, yazı yazmak, kitap okurken kısacık bir uykuya dalmak vb...) pek keyfim yok bu aralar. Ölümler, adaletsiz ve haksız suçlamalar, kavgalar, savaşlar, tecavüz gibi şiddet içeren olaylar beni iyiden iyiye içime kapayıverdi. Ben böyle zamanlarda yaşım kaç olursa olsun kaçıp anneme gidiyorum. Bilmiyorum, belki de onun evindeki huzur beni sarıp sarmalıyor ve dışarıdaki tüm olumsuzluklardan koruyan görünmez bir kalkan oluşturuyor etrafımda. İşte bu hafta sonu da pılımı pırtımı toplayıp geliverdim annemin yanına...
Biraz planlı bir kaçış oldu bu seferki :) Hem bir buçuk gün boyunca kafamı ve ruhumu dinlendirecek, hem de annemin bir alt sokağında yer alan Caddebostan Kültür Merkezi'nde sahnelen ve benim geçtiğimiz hafta içi sosyal medyada sergilenen afişindeki bir cümleden etkilenerek seyretmeyi planladığım tiyatro oyununa gidecektim. Arda Esen tarafından tek kişilik bir oyun olarak sahneye konan "Aldırma Gönül" isimli oyunun beni kalbimden vuran cümlesiyse şuydu: "Gönlünde barındırdığını aklından çıkarsan ne fayda?"

Özgür Akçay tarafından yazılıp yönetilmiş "Aldırma Gönül", beş şair ve aynı zamanda gönül adamının (Nazım Hikmet, Ahmed Arif, Can Yücel, Sabahattin Ali, Yılmaz Güney) cezaevi yıllarından kesitler sunan ve bu süreçte kaleme aldıkları şiirlerden mısralar dillendiren, kendisi de düşünce suçundan müebbete mahkum olarak hücreye konmuş bir Adam’ın iç çatışmalarını Yesari adlı muhabbet kuşuyla yaptığı tek kişilik diyalog çerçevesinde izlediğimiz bir oyun.
Tek kişilik performanslar beni oldum olası çok etkilemiştir. Arda Esen'in Aldırma Gönül'deki oyunculuğu da oyunu -arada kendime nefes almayı hatırlatacak bir şekilde- baştan sona soluksuz izleyecek kadar büyüledi beni. Yetmiş beş dakikalık gösteri boyunca sahnede bir saniye bile boşluk yaratmadan hepimizi etkisi altına alan, son sahnesinde gözlerimizden yaş süzülerek salonu buruk terk etmemize sebep olan Esen, sahnede tıpkı soyadında olduğu gibi esti. Benim onunla ilgili yaptığım diğer bir yorum da sahneye inanılmaz derecede yakışmasıydı. Tiyatroya gönül vermiş bu mütevazi adamın Türk tiyatrosu için de oldukça emek içeren şahsi katkıları var. 2010 yılında tek başına kurduğu Tiyatro Esen'in kuruluş amacı televizyona hapsolmamış, kalbi hala tiyatro için çarpan, nesli her geçen gün tükenmekte olan tiyatro izleyicisine ve tiyatro camiasına yeni bir soluk, yeni bir heyecan getirmek. Bu heyecanı onun gözlerinde görebiliyorsunuz. Zaten o, bunu sonuna kadar devam ettirmek için de oldukça kararlı.

Aldırma Gönül, diğer şehirlerde de sahne alacak. İstanbul'daki bu gösteriyi kaçıranlar için 24 Şubat'ta CKM'de oyunu yeniden izleme şansınız var. Onun dışında kendisini daha yakından tanıyıp, yaptığı çalışmaları takip etmek isteyenler için bağlantıları aşağıda veriyorum:
http://www.ardaesen.com
http://www.tiyatroesen.com
Arda Esen'i oyunculuğu ve tiyatro adına yaptıklarından, sahnelediği oyunu Aldırma Gönül'ü de beş değerli düşünce adamını bize bir kere daha saygı ve sevgiyle anımsattığından dolayı tebrik ediyor, yazımı onun bir temennisi ile sonlandırmak istiyorum:
"Tiyatronun alkışı bol olsun ve perdeler hiç kapanmasın..."
Not: Bu yazıda kullanılan tüm resimler Arda Esen'in kendi arşivinden temin edilmiştir.
Şehnaz Tuna
2/1/2016
Etiketler : Arda Esen, Tiyatro
