Can dostlarımız Gül ile Mustafa Oğuz'un Türkiye’nin ve dünyanın önemli müzik sanatçılarını izleyicileriyle buluşturdukları gelenekselleşmiş "Most Açıkhava Konserleri" zamanında ikinci adresimiz haline gelmiş olan Harbiye Açıkhava Tiyatrosu'nda izlediğim konserlerin bende bıraktığı anıların tadı bambaşkadır. Sahnesinde bu sene 40cı sanat yılını geride bırakan "Minik Serçe" Sezen Aksu, Balkan müziğinin kralı Goran Bregovic, çıplak ayaklı "Diva" Cesaria Evora gibi büyük isimleri muhteşem bir keyifle izlediğim Açıkhava, geçtiğimiz hafta "22. İstanbul Caz Festivali" kapsamında unutulmaz bir konsere daha ev sahipliği yaptı. Bu sayede ben de epeydir görmek istediğim Marcus Miller'ı benim için son derece özel bir anlam taşıyan bu büyülü mekanda izleme şansını yakaladım.
Yaz mevsiminde açık havada yapılan konser ortamlarını oldum bittim çok severim. Sokak satıcılarının tezgahlarından yükselen kokular, ılık yaz melteminde uçuşan saçlar, tiril tiril kıyafetler, karaborsadan bilet satmaya çalışanlar, hafiften hafiften belirginleşmeye başlayan uzun giriş kuyrukları... Mekan Açıkhava olunca tablo daha da bir güzelleşir sanki. Hele kapıdan içeri atılan o ilk adım yok mu... Yaklaşık 4000 kişinin oturabildiği devasa alana yarım daire biçiminde inşa edilmiş oturma bloklarının merdivenlerinden aşağı inerken sahneye adım adım yaklaştığımı hissettiğim anlarda istinasız her seferinde tarifsiz bir heyecan yaşarım. Durum bu sefer de farklı olmadı. Aynı heyecanla oturduğum koltuğumda ilk yarı şef Kamil Özler önderliğindeki tekmili birden simsiyah giyinmiş 20 kişiden oluşan "Big Band" yapısındaki TRT Hafif Müzik ve Caz Orkestrası'nın keyifli performansını izlerken zihnimde şu cümle beliriverdi: 'Caz'a siyah renk ve gece ne kadar da yakışıyor!' Yaklaşık 45 dakika süren konser dahilindeki hoş bir sürpriz orkestra şefinin sadece o geceye özel bestelemiş olduğu "Mr. Miller Time in İstanbul" adlı eserinin seslendirilmesi oldu. Bu arada konser ertesi yaptığım ufak bir araştırma sonucunda TRT İstanbul Hafif Müzik ve Caz Orkestrası'nın artık daha sık konser vermeye başlayarak caz ve müzik dünyası içinde daha aktif görünme kararı almış olduklarını öğrenmek beni son derece mutlu etti. Orkestraya caz vokalisti Ece Göksu'nun da iki parçayla eşlik ettiği ilk yarıyı keyifle bitirdikten sonra artık zaman Marcus zamanıydı.

TRT İstanbul Hafif Müzik ve Caz Orkestrası
İki Grammy ödüllü, "UNESCO Barış Sanatçısı" ünvanlı, besteci ve yapımcı kimliklerine de sahip dünyaca ünlü basçı Miller'ın ana orkestrası saksofonda Alex Han, gitarda Adam Agati, piyano ve klavyede Brett Williams ve davulda Louis Cato'dan oluşuyor. Bu orkestraya eşlik eden ve Miller'ın Miles Davis'le de beraber çaldığı perküsyonist Nino ise hiç kuşkusuz konserin en renkli figürüydü. İki sanatçının gerek vokal gerekse enstrümanlarıyla yaptıkları düetleri görülmeye değerdi. Marcus'un sembolü haline gelmiş fötr şapkası, üzerinde "Afroodezia" yazılı siyah beyaz tişörtüyle sahnedeki enerjisi o kadar yoğundu ki bu kadar az konuşmayla böyle yüksek tempolu ve bu kadar yoğun etki bırakan bir konser uzun süredir seyretmemiştim.


Miller kimisi etnik olmak üzere birden fazla çalgıyı çalabildiği konserinde orkestra ekibiyle de mükemmel bir uyum içindeydi. Teker teker solo gösteri yapan ekip arkadaşlarının yanına giderek onlara eşlik eden ve şarkı söyleyen ünlü müzisyen yaptığı dans gösterisiyle de seyredenleri büyüledi.


Marcus Miller'ın Batı ve Güney Afrika, Karayipler, Güney Amerika ve Amerika'nın kuzey şehirlerinden müzisyenlerle işbirliği içinde hazırladığı Blue Note etiketli yeni albümü "Afrodeezia" köleliğin Afrika'dan insan ruhuna kadar uzanan müzikal bir yolculuğunu temsil ediyor. İsmiyle aynı doğrultuda Amerika'dan Afrika'ya uzanan geniş bir yöresel yelpazeden notalarla gerçekleşen konserde saat gece yarısını geçmiş olmasına rağmen bis sonrası 4000 kişilik salonun tamamını dolduran seyircinin hepsi sanki daha konserin başıymış gibi çoşkuyla dansetti ve o gece eminim tıpkı benim gibi hiç kimse sanatçının ve orkestrasının sahneden inmesini istemedi.

Şimdiye kadar yüzlerce ünlü ağırlayan Açıkhava'ya Marcus Miller çok ama çok yakıştı...
Şehnaz Tuna
7/11/2015
Etiketler : Afrodeezia, 22. İstanbul Jazz Festivali, Harbiye Açıkhava, Marcus Miller
