Zeki, çok esprili ve bir o kadar da mütevazi bir Orhan Pamuk...

Hani o çok koşturmalı, ne yaparsan yap bir türlü hiç bir şeye yetişemediğiniz günler vardır ya. Bugün benim için bir yandan öyle günlerden biri olmakla beraber diğer yandan da akşamüstü çok gitmek istediğim ama yetişmeyi nasıl becerip de gideceğimi bilemediğim Orhan Pamuk söyleşisi vardı. Hal böyle olunca gerçekleri ve şartları daha fazla zorlamayıp gidemeyeceğime karar verdim. Ama gel gör ki bizim yazarlık atölyesindeki grubumuzun bir whatsapp etkileşimi ve bu grubun insanı öyle bir etkileyişi var ki gün boyunca süregelen aramızdaki yazışmaları okuyup da gitmek için çabalamamak mümkün olamazdı. Ben de bunu yaptım. Çabaladım ve becerdim.


Yaratıcı Yazarlık Atölye Ekibimiz

Akşamüstü saat 6'da Etiler'den bindiğim taksi şöförüne bildiğim en çaresiz ama aynı anda en sevimli ses tonumla "Beni yarım saatte Mimar Sinan'a yetiştirebilir misiniz?" diye sormam yeterli oldu. Bu hareketimdeki en önemli unsurun ses tonum değil, cümlenin içindeki 'yetiştirebilir misiniz' kelimesi olduğuna adım kadar eminim. Lakin, canım ülkemde herhangi bir Türk erkeğine birşeyi yapabilip yapamadığı hele de bir bayan tarafından sorulduğunda o işi oldu bilin derim ben :) Gerçekten de şöför bey İstanbul'daki iş çıkışı trafiğinin en yoğun olduğu bir saatte değil yarım saat, tam tamına 20 dakikada beni Fındıklı'daki Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversite'sinin önüne bırakıverdi.

Tıka basa dolu Sedad Hakkı Eldam Oditoryum'una girer girmez salonda çoktan yerini ve almış bana el sallayan bizim ekibi gördüm. Ben de yetişebilmenin verdiği heyecan ve sevinç içinde koşarak o tarafa gittim ve bana ayırdıkları koltuğa yerleşiverdim. Orhan Pamuk'un eserlerini keyifle okuyup, çok da sevmeme rağmen şimdiye kadar onun herhangi bir söyleşisinde bulunma imkanım olamamıştı. Dolayısıyla, kendisini canlı olarak birkaç kere sadece kere ekranda izlediğim yazarın gerçekleştireceği söyleşi konusunun kendisinin en mühim eserlerinden Kara Kitap'ın 25.ci yılı kapsamında olduğunu bilmek dışında konuşmanın nasıl bir havada geçeceğine dair hiçbir fikrim yoktu. Ben aklımdan bunları geçirirken Orhan Pamuk ince ve upuzun boyuyla, yüzünde son derece mütevazi bir tebessümle içeri giriş yaptı. Bloğumda internetten ulaşılabilecek bilgilere yer vermeyi tercih etmiyorum. Dolayısıyla Pamuk'un bu söyleşisinden temin edilen haber niteliğindeki bilgiler de kısa bir süre içerisinde sanal ortamda paylaşılacaktır. Benim bu yazımda asıl paylaşmak istediğim dünyaca ünlü, Nobel ödüllü bu yazarın eserleri dışında söyleşi boyunca bizler üzerinde bıraktığı etkiydi.

Orhan Pamuk bol bol güldü ve güldürdü, Orhan Pamuk kendi özel hayatından örnekler verdi, Orhan Pamuk oturduğu yerden elindeki cep telefonuyla oditoryumdaki izleyici topluluğunun resimlerini çekti. Bir buçuk saat boyunca yaptığı ince espriler, dinleyicilerin sorularını henüz daha sorma aşamasında anlayıp onlara verdiği kısa, net ve zeki cevaplarla salondan sık ve bolca alkış aldı. Söyleşi süresince sergilemiş olduğu mütevazi ve rahat tavırları ile de biz Orhan Pamuk severleri kendine bir kez daha hayran bıraktı. 

Bu söyleşiden çıkarken yazar adayları olarak bizim tüm grubun aklında ise Pamuk'un şu cümlesi kaldı:

"Edebi etki yaşadığın hayatı görmeni engellemesin!"

 

Şehnaz Tuna
4/21/2015

Etiketler : Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Kara Kitap, Orhan Pamuk

Zeki, çok esprili ve bir o kadar da mütevazi bir Orhan Pamuk... - Pembe Sakuram - Şehnaz Tuna